Prostat Kanseri

Prostat kanseri erkeklerde görünse de tüm aileyi etkileyen bir kanserdir. Prostat kanserine özgü herhangi bir şikayete neden olmayan bu hastalığın tanısı başlıca prostat muayenesi ve PSA kan testi gelmektedir. Tıptaki tüm gelişmelere rağmen prostat muayenesinin yerini alacak bir tetkik henüz bulunmamaktadır. PSA testi ise özellikle tedavi sonrası hastaların değerlendirmesinde çok önemli bir yer tutarken hastalık tanısında tek başına yeterli değildir.

PSA yüksekliği kanser dışında prostatın iyi huylu büyümelerinde, iltihaplarında ve infarktlarında da yükselebilir. Herhangi bir şikayeti olmayan hastalarda PSA taraması gerekip gerekmediği oldukça tartışmalı bir konu olmakla birlikte Amerikan Üroloji Derneğinin tavsiyelerine göre 40 yaş altında ve 70 yaş üstünde PSA taramasına gerek yoktur. 55-69 yaş grubundaki hastalarda ise taramanın ve prostat biyopsileirnin yararı ve zararı anlatıldıktan sonra hastayla birlikte karar verilmesi gerektiği, düşük PSA değeri olan hastalarda ise her yıl yerine iki yılda bir tarama yapılmasının daha uygun olduğu bildirilmiştir. Prostat muayenesinde kanserden şüphe edilmesi halinde veya kan PSA değerinin yüksek çıkması halinde kanser tanısı koymak için mutlaka prostat biyopsisi yapılmalıdır.

Biyopsi sonucunda eğer kanser varsa bunun tedavi edilmesi gereken önemli bir kanser mi olduğu , yoksa tedavi edilmeden takip edilebilecek önemsiz bir kanser mi olduğu anlaşılır. Eğer önemsiz bir kanser ise, veya hastanın hayat beklentisi 10 yıldan daha kısa ise o zaman ameliyat edilmeye gerek yoktur. Eğer önemli bir kanser ise o zaman en çok tercih edilen yöntem prostatın ameliyatla çıkartılmasıdır. Ameliyat sonrasında hastanın yaşına, birlikte şeker hastalığı, kalp hastalığı, tansiyon yüksekliği gibi hastalıkların varlığına bağlı olarak idrar tutamama veya cinsel fonksiyon kayıpları meydana gelebilir. Prostat ameliyatları sonrasında ortaya çıkabilecek bu istenmeyen durumlar ameliyat robot yardımıyla yapıldığında daha az görülmekte ve daha erken düzelmektedir.

İdrar tutama fonksiyonları ameliyattan sonra bir yılda, cinsel fonksiyon kayıpları ise ameliyat sonrası genellikle 6.aydan itibaren  2 yıl içinde normale dönebilmektedir. Bu süreyi hızlandırmak ve cinsel fonksiyon kayıplarını azaltmak amacıyla sonda çekilir çekilmez PDE-5 inhibitörü denilen ilaçlar, penis içine iğne tedavileri  veya vakum cihazı kullanmak gerekir . Bu sürelerin sonunda idrar tutma ve cinsel  fonksiyon kayıpları kalıcı olan hastalarda  düzeltici tedaviler uygulanmalıdır.

Prostat kanseri ameliyatlarından sonra %25-75 oranında sertleşme sorunu gerülmektedir. Özellikle yaşlı(>65), ameliyat öncesi sertleşme sorunu olan ve sinir korunmayan hastalarda daha yaygın ve geri dönüşümsüz olarak görülebilir.Diğer hastalarda ise erken dönemde yapılan tedavi ile sertleşme sağlanabilir.Ameliyat yönteminin sertleşme sorununa etkisi çok belirgin değildir. Robotik cerrahinin biraz avantajlı olduğu ve erken dönemde hızlı sertleşme sağladığı gösterilmiştir.Tedavi olarak erken dönemde ağızdan alınan ilaçlar %70 oranında  iyileşme sağlamaktadır'

Kaynak: http://www.uroturk.org.tr/